13 Mayıs 2010 Perşembe

Kelebek

Benim yenmiş tırnaklarım vardı. 
Hafızası saç diplerine kadar kazınmış , aksak duygularım. 
Benim ne yaptığını bilmez avuçlarım vardı. Onlar hep içinde bir kelebeği saklardı. Sorun da bu ya?
Benim ömrü bir gün olduğunu bildiğim bir kelebeğim vardı. Ve o her gittiğinde , bir dahaki sefere bırakmayacağıma söz vererek kendimi kandırdığım bir beynimvardı.
Benim derdim ? Aslında uzuun uzuuun tasalarım vardı. Yolumu her kaybettiğimde , sadece bir kere düşünüp
Benim önümde saçma salak engellerim vardı. 
Benim gerçeğim vardı , hayaliyle kavga ederdim.. 
Benim pişmanlığım vardı.

Anne ? Sen söyle. Nasıl dayanır yürek bir daha göremeyeceği bir ruhun kalbine. Nasıl bir şey sahi ? Zihnini alırlarsa hani. Sonra düşünme gücünden eksilince beyin. Yani diyorumki dalıyorum ya ben arada sırada. Anne beni anladığın oluyor mu ?. Hasretin daniskasındayım. Resmen gözlerimi kontrol etmekten , yazamıyorum. İçi kızarık , dışı kabartı tonlarında. Nasıl gider bu aşk ? Nasıl biter anne ? Yapma . En son gitmesini istemediğimde de gitmişti. Şimdi bitmesini istemesem bitmeyecek mi ?. Anne zamansız kalbi acır mı insanın ? Titrer mi elleri vakitsiz.


@Tarcan

1 yorum:

  1. benim nadiren gelen dip boyam ve herdaim itinayla tazelediğim ojeli tırnaklarım var. avucumda gökyüzü , yüreğimde okyanuslar. Sorunda bu ya kimi kandırıyorum dersin? *gnt

    YanıtlaSil