28 Kasım 2010 Pazar

Lüzumsuz Komplo

Art niyet yetersizliğimden kendilerine pay çıkartıp beni en sevdiğim noktamdan vurmaya bayılırlar.Böylece her gün bir kez daha ölürüm.Yani öyle sanarlar.Aslında hiç kimse benim maktül vücuduma aldırmadığına göre gerçekten de hergün bir kez daha ölmüşümdür.Hep aynı noktadan vurulduğum için belli süreden sonra acıyı hissetmemeye başlarım.Göz yaşlarım beni iliklerime kadar ıslatırken düşündüğüm tek şey onlara nereden saldırmam gerektiği.Galiba en sevimsiz yerlerinden.

Dünyaya bilinçsizce dağıtılmış milyonlarca insan.İşte birisini tam topuğundan vurdum sayılır.Elinde ki yüzükle oynamaya başladı bile.Bu onu her zaman tedirgin hissettirir.Bense böyle zamanlarda hep dizlerimi sallarım.

Merhaba ben SİMGE. 
İrademe bağlı çok işlevli kurallarım ile sorumsuz ve bağımsız yaşıyorum. Genelde insanlar burunlarını buna nereden sokacaklarını düşünürken,onları hayatımın en sıfatsız yerine davet ettiğimi bilmiyor olur.Anahtarını bir daha bana veremeyecekleri lüzumsuz bir oda da her gece salağa yatıp salağa uyanırlar.Bende bu sırada çok aklı başında tavırlarım ile beraber kendimi güçlü ve şampiyon hissederim.Oysa onlar her zaman benden daha zeki ve daha düşünürler.Ancak kapasiteleri ortak bir yerde yoğunlaştığı için sadece bir düşünceye komplo kurabilmişlerdir.Beni hep aynı yerden,en sevmediğim yerimden vurduğunuz için size minnet ediyorum dostlarım.

Ne zaman orayı hissetmemeye başladım,işte o günden beri tarifsizce MUTLUYUM.
Acısı geçti,yerineyse hiç birşey geçemedi.

starcan
28 kasım
12:15 

Sarhoşken piyano çalmayı sever misin?

Bu halim sana beni yeterince iyi tanımladı mı ? İnan ki bu soruma vereceğin karşılık umrumda bile olmayacak.
"Evet seni umursamıyorum".Dedikleri gibi ardından laflarından dönerler.Bu soluksuz bir düşünme süreci ya da bütün hislerine başka biri tarafından el konulduğu an gerçekleşmiş sayılır.Burnumu kaşındıran bu koku senin bende ki çirkin gidişinden geliyor olmalı. Hep dikine gidilmiş bir hayat ve ardına yalnızlık hükümlüsüymüş gibi dizilen saçma salak insanlar.Size anlamsızca doluyum.

Kendimi dünyanın en düşünür ve en iyiye yakışır yanında bütün pişmanlıklarıma yabani bir lugatla söylenirken bulmama rağmen,oturup biraz Charles Bukowski okumanın bana iyi geleceğini düşünüyorum.Yazıları çok seksidir.Hemen fesat bir seksapalite aramanız gerekmez. Sadece bana ilham depolayan o kirli sakallı fotoğrafından sonra ona ve yazdıklarına ilgi duymaya başladım o kadar.Kelimelerin sırasını bozmadan dudağımdan dökülmesine "İşte bu ! Hayır onun bi altında ki,yani şu" afallayarak alışmış sayılırım.Aklını kaybetmiş bir insan ve geri döndürmeye çekindiği entrka dolu aşklar..İyice orospuya kaçmış alışkanlıklar.
-Sarhoşken piyano çalmayı sever misin?
Bende ona bayılmıyorum zaten.

(devamı var)

starcan
27 Kasım
22:08

12 Kasım 2010 Cuma

Birini sevgilisi terk etti,diğeri bir kedi kesti

Aynaya baktığımda kendini zaaflarına doğru iteleyen budala bir kadın görmeye başladım. İstemeden de olsa hayatımın bir parçası olmayı başaran bu kadın ben olmamalıydım.Daha hiç konuşmadan emir veren gözlerim beni felakete düşürmeye başlamışsa işler şimdiden ters gidiyordu.

Herşeyin birbiriyle bir bağlantısı olmaya başladı.Bunları çözmem içinse çılgın olmam gerekiyordu.Ve hiç bir zaman böylesine çılgın biri olmamıştım.Fikirlerimin sebepsizce akıp gitmesini seninle ilişkilendirmem gerekliydi.Bu yüzden seni suçlayacaktım.Sonra da sana aşşağılık biriymişsin gibi davranabilirdim.Belki de gerçekten aşşağılığın tekiydin.Bugün bana öyle bakmıştın.Elini belime öyle dolamıştın.

 "PALAVRA"
Bir gün yine boş gözlerle bana gelecektin.Gözlerim sana ne kadar değersiz biri olduğunu anlatırken tenim tenine deli gibi değmek isteyecekti.Benim hayatla olan kavgam da tam olarak bu değil miydi? Sahi bu nasıl bir kavgaydı?Yıllardır aynı heyecanı aynı endişe yüzünden kaybediyordum.Ve artık halim kalmamıştı."Bunu sana en kısa şekilde anlatmam gerekiyor.Ama daha kendime bile söyleyemiyorum." Bu yüzden ansız ve zamansız bir anda sana veda edecektim.

Düşündüm de bunların hepsinin saplantı olma ihtimali,evet öyle bir ihtimal hep vardı.Benim gerçek olmayan şeyleri büyütmek gibi bir arzum olamaz mıydı? Bu iş biraz karışık,anlatmaya kifayetsizdi.Sessizce içeriye girdim.Işıklara olan hitapsız bakışlarım,karanlığı sevdiğimi ulu ortada bağırıyordu.Ve yatağım.Elimde yaprağı eskimiş bir kitap ile karşısında duruyordum.Kendime ait bir şeyler.Birisi bana ait bir şeyler olduğunu söyleyebilir mi ? Ona olan hislerimle iyice derin tartışıyordum.Elim sigaraya doğru uzandı.Tam dört dakika sonra o da bitecekti.Onunla olan ilişkimi sadece zaman dilimine sınayan ben.Onu dudaklarıma değdirip içime almaya nasıl da ölüyordum..

Telefonum daha sık çalmaya başladı.Canınız cehenneme! Birileri sertçe kapıya vuruyor,bakın ben ölmedim ben hala yaşıyorum. Bu telaş ne içindi? Onlar beni kaybetmekten korkar mıydı? Beni gecenin bir vakti evime gelecek kadar merak ederler miydi? Hayır.Yine bir işleri düşmüştü biliyorum.Birini sevgilisi terk etti,diğeri bir kedi kesti..İyide bunlardan banane."Bak sana sevgi veremem tamam mı ve sana da yeni bir kedi"

Yine gözlerim dolmuştu.İlk kez bunun üzerini "toz kaçmıştır"larla örtemeyecektim.Ve tenimde ki kırmızı noktalar.İçkiye alerjim mi var benim.Yok artık. Bir bu eksikti.Pencereme taş atıyorlar.Bunlar beni bozuk para gibi harcayan akıllı arkadaşlarımdan sadece bir kaçı.Onlar avuçlarını ceplerinden hiç çıkarmazlar.

Onlar veda ettiğimde aldırmamış gibi yaparlar.Bu yüzden gitmek ucuz kalmakta iyice pahalılaştı benim dünyada..Bunun farkında olabilmekse her zamanki gibi ortalarda bir yere denk geliyordu.Üzüldüm tabi.Ama sonra geçti.Kalplerini kırdığımı sanardım.Şimdi günlerce oturup bunu düşünebildiğime inanasım bile gelmiyor.Benim aklı kıt ve insaniyete yabani arkadaşlarım.Beni bozuk para gibi harcayan akıllı,ukala ve popüler arkadaşlarım.

 Tanrım! Aklıma engel olamıyordum.Beni hiç olmadık anlarda mahçup bırakıyordu.Ne yapmalıydım?Bunun kaçmaktan başka bir çözümü olamaz mıydı?Beni sevmesi için ona kendim gibi davranmaya çalıştım.Ellerim buz gibiydi.Gözlerim de daha önce hiç rastlamadığım bir naziklik.Bana beni sevmiş gibi bakıyordu. Bir yanıda hiç hoşlanmamış olabilirdi.Peki ben ruhumu hangisine satmıştım.
Kesinlikle "En tecrübesizine"

Birisi soruma cevap verebilir mi?
Yalnız kalmanın tadına nereden bakılır?
Yavaşça uzanıp ensesine falan dokunsam onu tahrik edermiyim?
Hiç sanmıyorum.
Gerçi buna kim karşı koyabilir ki?

SimgeTARCAN
12 Kasım - 22:55