9 Şubat 2011 Çarşamba

NOT

O beni severdi ; ben katıktan döner isterdim. O beni özlerdi ; ben cheers darlin dinlerdim.Sonra ayrıldık biz.Biraz kilo aldım o gidince.
O beni dinlerdi ; ben profiterol yerdim.O beni öperdi ; ben tarlama brüksel lahanası ekerdim.Geçen gün geri döndü bana.Biraz makyaj yaptım o gelince.

Not: Birileri beni sevdiğinde veya terk ettiğinde hayatımda hiç bir şey değişmezdi. Ben kaybeden insanların her zaman küçümsendiği bir toplumda yaşıyordum ve şüphesiz sizde oradaydınız. Birileri beni ezdiğinde veya övdüğünde hayatımda hiç bir şey değişmezdi. Çünkü insanların ne bok olduğunu gözünün renginden anlarken onlarda beni saçımın cinsinden tanırdı. Birisi bana dinden bahsederken ya da diğeri bana edebi bir soru sorarken benim hayatımda yine hiç bir şey değişmezdi.Çünkü deistim dediğim benden nefret eder,Nazım Hikmet Ran dediğim bana gönül verirdi. Benim hayatımda günlerce öldüğüm ya da saatlerce güldüğüm zamanlarda da hiçbir şey değişmezdi. Çünkü aynı skandalları aynı anda yaşardık diğer şehirlerle. Çünkü aynı insanın aynı anda konuşurduk arkasından. Çünkü aynı mezarda aynı duayı ederdik. Çünkü aynı havada aynı anda donardı parmak uçlarımız. Aynı anda sevişirdik,aynı anda öpüşürdük,aynı anda yazı yazardık,aynı anda film seyrederdik,aynı anda şarkı söylerdik,aynı anda saçlarımızı kestirirdik biz onlarla.


starcan
16.45

13 Aralık 2010 Pazartesi

Adanaya muazzam bir yağmur düştü,insanlık perişan

Çiçekli şemsiyeyi almadan evden çıktığım için meterolojiden binlerce kez af diliyorum.
Bugün 11 aralık ve anladım ki cool insanlar gişeden bedava geçemiyor.
Otobüs durağa tam anlamıyla yanaşmadığı için eve varana kadar şoförün suratına sıçmak istedim.
Çamuru hanginiz sever ki,peki ya sıçmayı ?
Muavin de yolcular ısrarla inmezken otomatik kapıları açmayı gönlüne aşk bilenden bir adamdı,budala mı
deniyo buna sizde.

Biliyoz
Adanaya kış geç geldi bu sene.
Bizde döndük dedik ki ; dondursa da öldürmez.
Şimdi hepinizi ergen triplerinizden uzak bir yerlere davet ediyorum.
Unutmayın hiç bir zaman saçlarınızın kabarması ve makyajınızın akması totonuzu kaybetmekten mühim olmayacaktır,öptüm  

Starcan
15.58

28 Kasım 2010 Pazar

Lüzumsuz Komplo

Art niyet yetersizliğimden kendilerine pay çıkartıp beni en sevdiğim noktamdan vurmaya bayılırlar.Böylece her gün bir kez daha ölürüm.Yani öyle sanarlar.Aslında hiç kimse benim maktül vücuduma aldırmadığına göre gerçekten de hergün bir kez daha ölmüşümdür.Hep aynı noktadan vurulduğum için belli süreden sonra acıyı hissetmemeye başlarım.Göz yaşlarım beni iliklerime kadar ıslatırken düşündüğüm tek şey onlara nereden saldırmam gerektiği.Galiba en sevimsiz yerlerinden.

Dünyaya bilinçsizce dağıtılmış milyonlarca insan.İşte birisini tam topuğundan vurdum sayılır.Elinde ki yüzükle oynamaya başladı bile.Bu onu her zaman tedirgin hissettirir.Bense böyle zamanlarda hep dizlerimi sallarım.

Merhaba ben SİMGE. 
İrademe bağlı çok işlevli kurallarım ile sorumsuz ve bağımsız yaşıyorum. Genelde insanlar burunlarını buna nereden sokacaklarını düşünürken,onları hayatımın en sıfatsız yerine davet ettiğimi bilmiyor olur.Anahtarını bir daha bana veremeyecekleri lüzumsuz bir oda da her gece salağa yatıp salağa uyanırlar.Bende bu sırada çok aklı başında tavırlarım ile beraber kendimi güçlü ve şampiyon hissederim.Oysa onlar her zaman benden daha zeki ve daha düşünürler.Ancak kapasiteleri ortak bir yerde yoğunlaştığı için sadece bir düşünceye komplo kurabilmişlerdir.Beni hep aynı yerden,en sevmediğim yerimden vurduğunuz için size minnet ediyorum dostlarım.

Ne zaman orayı hissetmemeye başladım,işte o günden beri tarifsizce MUTLUYUM.
Acısı geçti,yerineyse hiç birşey geçemedi.

starcan
28 kasım
12:15 

Sarhoşken piyano çalmayı sever misin?

Bu halim sana beni yeterince iyi tanımladı mı ? İnan ki bu soruma vereceğin karşılık umrumda bile olmayacak.
"Evet seni umursamıyorum".Dedikleri gibi ardından laflarından dönerler.Bu soluksuz bir düşünme süreci ya da bütün hislerine başka biri tarafından el konulduğu an gerçekleşmiş sayılır.Burnumu kaşındıran bu koku senin bende ki çirkin gidişinden geliyor olmalı. Hep dikine gidilmiş bir hayat ve ardına yalnızlık hükümlüsüymüş gibi dizilen saçma salak insanlar.Size anlamsızca doluyum.

Kendimi dünyanın en düşünür ve en iyiye yakışır yanında bütün pişmanlıklarıma yabani bir lugatla söylenirken bulmama rağmen,oturup biraz Charles Bukowski okumanın bana iyi geleceğini düşünüyorum.Yazıları çok seksidir.Hemen fesat bir seksapalite aramanız gerekmez. Sadece bana ilham depolayan o kirli sakallı fotoğrafından sonra ona ve yazdıklarına ilgi duymaya başladım o kadar.Kelimelerin sırasını bozmadan dudağımdan dökülmesine "İşte bu ! Hayır onun bi altında ki,yani şu" afallayarak alışmış sayılırım.Aklını kaybetmiş bir insan ve geri döndürmeye çekindiği entrka dolu aşklar..İyice orospuya kaçmış alışkanlıklar.
-Sarhoşken piyano çalmayı sever misin?
Bende ona bayılmıyorum zaten.

(devamı var)

starcan
27 Kasım
22:08

12 Kasım 2010 Cuma

Birini sevgilisi terk etti,diğeri bir kedi kesti

Aynaya baktığımda kendini zaaflarına doğru iteleyen budala bir kadın görmeye başladım. İstemeden de olsa hayatımın bir parçası olmayı başaran bu kadın ben olmamalıydım.Daha hiç konuşmadan emir veren gözlerim beni felakete düşürmeye başlamışsa işler şimdiden ters gidiyordu.

Herşeyin birbiriyle bir bağlantısı olmaya başladı.Bunları çözmem içinse çılgın olmam gerekiyordu.Ve hiç bir zaman böylesine çılgın biri olmamıştım.Fikirlerimin sebepsizce akıp gitmesini seninle ilişkilendirmem gerekliydi.Bu yüzden seni suçlayacaktım.Sonra da sana aşşağılık biriymişsin gibi davranabilirdim.Belki de gerçekten aşşağılığın tekiydin.Bugün bana öyle bakmıştın.Elini belime öyle dolamıştın.

 "PALAVRA"
Bir gün yine boş gözlerle bana gelecektin.Gözlerim sana ne kadar değersiz biri olduğunu anlatırken tenim tenine deli gibi değmek isteyecekti.Benim hayatla olan kavgam da tam olarak bu değil miydi? Sahi bu nasıl bir kavgaydı?Yıllardır aynı heyecanı aynı endişe yüzünden kaybediyordum.Ve artık halim kalmamıştı."Bunu sana en kısa şekilde anlatmam gerekiyor.Ama daha kendime bile söyleyemiyorum." Bu yüzden ansız ve zamansız bir anda sana veda edecektim.

Düşündüm de bunların hepsinin saplantı olma ihtimali,evet öyle bir ihtimal hep vardı.Benim gerçek olmayan şeyleri büyütmek gibi bir arzum olamaz mıydı? Bu iş biraz karışık,anlatmaya kifayetsizdi.Sessizce içeriye girdim.Işıklara olan hitapsız bakışlarım,karanlığı sevdiğimi ulu ortada bağırıyordu.Ve yatağım.Elimde yaprağı eskimiş bir kitap ile karşısında duruyordum.Kendime ait bir şeyler.Birisi bana ait bir şeyler olduğunu söyleyebilir mi ? Ona olan hislerimle iyice derin tartışıyordum.Elim sigaraya doğru uzandı.Tam dört dakika sonra o da bitecekti.Onunla olan ilişkimi sadece zaman dilimine sınayan ben.Onu dudaklarıma değdirip içime almaya nasıl da ölüyordum..

Telefonum daha sık çalmaya başladı.Canınız cehenneme! Birileri sertçe kapıya vuruyor,bakın ben ölmedim ben hala yaşıyorum. Bu telaş ne içindi? Onlar beni kaybetmekten korkar mıydı? Beni gecenin bir vakti evime gelecek kadar merak ederler miydi? Hayır.Yine bir işleri düşmüştü biliyorum.Birini sevgilisi terk etti,diğeri bir kedi kesti..İyide bunlardan banane."Bak sana sevgi veremem tamam mı ve sana da yeni bir kedi"

Yine gözlerim dolmuştu.İlk kez bunun üzerini "toz kaçmıştır"larla örtemeyecektim.Ve tenimde ki kırmızı noktalar.İçkiye alerjim mi var benim.Yok artık. Bir bu eksikti.Pencereme taş atıyorlar.Bunlar beni bozuk para gibi harcayan akıllı arkadaşlarımdan sadece bir kaçı.Onlar avuçlarını ceplerinden hiç çıkarmazlar.

Onlar veda ettiğimde aldırmamış gibi yaparlar.Bu yüzden gitmek ucuz kalmakta iyice pahalılaştı benim dünyada..Bunun farkında olabilmekse her zamanki gibi ortalarda bir yere denk geliyordu.Üzüldüm tabi.Ama sonra geçti.Kalplerini kırdığımı sanardım.Şimdi günlerce oturup bunu düşünebildiğime inanasım bile gelmiyor.Benim aklı kıt ve insaniyete yabani arkadaşlarım.Beni bozuk para gibi harcayan akıllı,ukala ve popüler arkadaşlarım.

 Tanrım! Aklıma engel olamıyordum.Beni hiç olmadık anlarda mahçup bırakıyordu.Ne yapmalıydım?Bunun kaçmaktan başka bir çözümü olamaz mıydı?Beni sevmesi için ona kendim gibi davranmaya çalıştım.Ellerim buz gibiydi.Gözlerim de daha önce hiç rastlamadığım bir naziklik.Bana beni sevmiş gibi bakıyordu. Bir yanıda hiç hoşlanmamış olabilirdi.Peki ben ruhumu hangisine satmıştım.
Kesinlikle "En tecrübesizine"

Birisi soruma cevap verebilir mi?
Yalnız kalmanın tadına nereden bakılır?
Yavaşça uzanıp ensesine falan dokunsam onu tahrik edermiyim?
Hiç sanmıyorum.
Gerçi buna kim karşı koyabilir ki?

SimgeTARCAN
12 Kasım - 22:55

29 Ekim 2010 Cuma

TOP 10

1- Altı dilim ekmek kızarttm ve hiçbirni yiyemedim.Ellerim titriyor.Aman çay içince de hep böyle olur zaten.Hem ben kahvaltı yapmayı sevmiyorum ki.
2-Pencereyi de açık unutmuşum gece.Bana kimse ıslık falan çalmıyormuş yani. Rüzgarın şeyiymiş o,şeyi işte. Ben paranoyak değiliim.
3-Dün annemden bana nar ayıklamasını istemiştim. İkiye bölüp masanın üstüne koymuş yeni gördüm. Anne onu bende yapabiliyorum.
4-Üzüm yerken yanında su içiyorum. Bunun alkolle bağıntısı olabilir mi. Hani damıtıyorlar ya alayına. Hangi alay ya,burası adana ve herkes herşeyin farkında tamam mı?
5-Aranızda hiç kendini şarkılara ait hisseden olmuş mudur? Onlar da evlenebilirler,çocuk yapabilirler bazen insan kılığına girerler ve zamanı gelince ölürler okey.. 
6-Bir insanın kendi dirseğini yalaması imkansızdır. Oha deneme şunu,yapamıyoruz işte
7-Hala bazı insanlar "aşk herşeyi affeder mi" yazıp toplu atabiliyorsa,gerçekten normal olmayan bir şeyler var.
8-Bir gün müslüm gürsesle beraber "çile" çekeceğimi hiç düşünmemiştim. O gece "e" leri hep yuttum. bkz ;
9-Marhaba ban simga.
10-Apaçi görünce yüzünü çeviren bütün insanlar eve gidince ellerini önce vücudu sonra kafası etrafında döndürüyordur,evet evet kesin döndürüyordur.

starcan
29EKİM

16 Ekim 2010 Cumartesi

Kontrolsüz Sevişmeler

Kontrolsüz sevişiyorsun ; 
Hele ki silahsız bir orduya karşı direnemiyorsa teninde ki rekabet,
Parmak uçlarının değdiği bir çarşaftan kasıklarına ödün veriyorsa gözleri,
Sadece dokunarak bütün dünyanı değiştirebiliyorsa,
ve elleri diken diken ediyorken tüylerini
Kontrolsüz sevişiyor;
İhtirasın ucuna batırıp parmağını,çılgın gibi bağırttığı zamanlarda,
Mesala saçlarının arasında gezdirdiğin ellerin heyecandan yolunu şaşırıyorsa,
Açmaya korktuğun gözlerin,kıpırdamaya bile korkuyorsa,
Cesurluğundan bir parça daha alıp,o an yutuyorsan nefesiyle,
Zihnine "dur" dedirtecek bütün dürtüleri vücudundan o an atabiliyorsan,
Ve çıkmıyorsa aklından gibilere vardığın kadar soluksuzsan bir gece.
Aslında şuursuzluğuna ağır ağır inen göz kapakların kirpiklerini özlediyse,
Kontrolsüz sevişiyorsunuz.


STarcan

15 Ekim 2010 Cuma

Yine

Kalbimde ucuz bir kaybetmişlik. İşin kötüsü bir daha geri dönmezmişlik. 
Ağlıyordum.Kimsesizce epey..Biraz da kendimden eminim tabi ? Aşkın vücudumu buruşturup fırlattığı gibi apansız bir gece yine.Yine yenilerken göz bebeklerime sevdayı,vurgun yediği tarafından çekiştirerek ağlıyordum bu yaptığıma,Uykunun ölümü asabi bir dille andırdığı gibi.Ne kadar yoğun hissetsem o kadar kuvvetli ağlıyordum. Şimdi bana "ne oldu" diye soracak,suratımı çevirdiğim onca insandan farksızca karşımda duruyordun.
Ne yazık sevgilim ne yazık ki,bu aşkın gönül muharebesinde sana hissizdim.
Hala adın geçtiği zamanlarda bir avuç sevgisizlik.Ve içime sığmayan saplantı bıçaklar dolusu (..) 






STarcan

10 Ekim 2010 Pazar

İsyankar ve derbeder

O değil de monitör gözlerime zehr vermeye başladı."Hayat photoscape ve picasa kullanmak değildir" der gibi baktı lan bildiğin.Bende "bana hayatı tanımlasana bi" dedim. ? Ha bi de adobe varsa o da olur. İnsanın böyle zamanlarda tarzı hep farkı mı olur ya da misyonu vizyonu falan.Kafasında rengi kaçmış bir gözlük ve yuvasından çıkmayı bekleyen antep antep fıstıklar. Kır zincirlerini gel aşka akalım seninle tarzı müziklerden taa Kafam hafif dumanlıya kadar işlerin rast gitmesini beklemek.Böyle liste sıralamalarının insana kattığı şeyi, düşünce gücüme ancak böyle sığdırabilirim. .Hemen bir kahve alıp geliyorum. 

"Ee  biraz üzülmüşlük azıcıkta isyankarlık var" ya da siz bayağı derbedersiniz ya.


STarcan

Asılsız Bağtıl İnançlar

Günün en anlamlı ve döşlü anına gelindiğinde ise ; aklıma direk şunlar geldi
"Bugün herkesin dilinden düşüremediği çok sebepli bir gün. Onuncu ayın onuncu günü. Çok şekil evlilik törenleri ve bir çocuğun doğabilme ihtimallerinin sıkıştırıldığı bu güne hoşgeldiniz .Tam dört saat sonra onuncu ayın onbirinci gününe geciyoruz ve herşey olduğu gibi sıradan,aksi,lanet devam ediyor  ? Merhaba rahatsız edeceğim ama bu bizim çok taze olmayan bir zihniyetimizdir.Tabi bunun evvel zamandır gündemde olan "saat 16.16 ayy biri beni düşünüyor, sadece biri mi beni çok kişi düşünüyordur" akranlarıda bayağı megaloman ve coollar,hoşçakalın.

@Starcan