3 Eylül 2010 Cuma

Passenger

Uzun seyahatler de arkasına ateşle yaklaşma yazılan kamyonlara hep bir kibrit çakmak istemişimdir. Tuz gölünün başlangıcından bitimine 86 tane karpuz arabası saydım,kavunları hiç söylemiyorum bile.Burada yaşayan kesimlerin tansiyon  sorunu olduğunu düşünmüyorum. Bir ayran kapıp hurra göle gidebilirler.

Koltuğu yatar pozisyona getirmek hep arkamdakini  rahatsız etmiştir. Birisi yeniden otobüs tasarlasın.Evet içeriyi soğutan  klima her zaman bize valizlerden hırka çıkartma görevini vermekten vazgeçmedi. O koskoca aynasından utanmadan elini burnuna götüren şoförlere ise yeni bir başlık açarak,güzel ellerime zahmet vermeyeceğim.

Yolsa pestili çıkmış bir hayvan leşinin üzerinden geçmek bize bir şey kazandırmadığı gibi,arkamızda ki milyon tane yük aracından da bir şey esirgemiyor.Bana sürekli sıvı teklif edilen bir otobüste tuvalet olmaması benim suçum değil gibi bir sürü şikayet kutusuna katlanıp atılacak kelimem de nah hazırda. Her belediye girişinde hoşgeldiniz yazısı sadece 3 saniyelik bir görüş açısına sınanmışken biz nereye hoşgeliyoruz ?

Yolda ki kalan yolu gösteren tabelalarsa hep mavi. Neden mavi. Ben olsam mutlaka yanar döner ortaya karışık bir şeyler yaptırırdım. Zaten ben olsam,neyse.Adana 330 gördüm Bu tam anlamıya çok saat daha toto büyüteceğim anlamına geliyor.Evde de aynısını yaptığım için sorun yok tabiki. Ancak evde bana limon kolanyası için avuç açtırmıyorlar.E alerjim olduğunu nereden bilsin herif yani şimdi. Onlara göre bu bir nezaket
yemişim nezaketide hani meyveli keklerimiz hani çubuk krekerlerimiz.

ADANA / Dönüş
STarcan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder